Türkiye’nin Balıkları

Bakla Burnu, Saros Körfezi, 2015.

Türkiye’de ‘akıcı’ veya ‘göçücü’ olarak adlandırılan göçmen deniz balıkları, Karadeniz’in zengin besinlerinden yararlanmak için yumuşak havaları Karadeniz’de geçirirler. Fırtınalar ile birlikte kötü kış koşulları başlayınca, Karadeniz’i terk edip Boğazlar’dan geçerek Marmara ve Akdeniz’e inerler. Balıkçılar bu geçişleri ‘anavasya’ (çıkış) ve ‘katavasya’ (iniş) olarak adlandırır.

Balıklar bu göç süreçlerinde türlü badireler atlatırlar. Bunlardan yalnızca biri doğa eliyle gerçekleşmez: ağlara yakalanmak.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO), ‘Akdeniz ve Karadeniz Balıkçılığının Durumu 2020‘ adlı raporunda, iki denizde 1.2 milyon tona yakın av yapıldığı, bunun 230 bin tonunun ‘ıskarta’ olarak adlandırılan caretta caretta, köpek balıkları, vatoz, yunus, deniz kuşları ve avlanmaması gereken diğer balık türleri olduğu açıklandı. Bu rakamlar ile dünyanın aşırı avlanmaya en çok maruz kalan denizleri olan Akdeniz ve Karadeniz’i verimsizleştiren en büyük etmenin, geleneksel yöntemlerden uzaklaşıp dev teknolojik aletler kullanılarak yapılan açgözlü balıkçılık olduğu aşikar. Bunun yanında kaçak avcılık da balıkların büyüyüp üreyemeden, erken avlanmalarına sebep oluyor. Tabii bir de kirlilik sorunu var.

Vedat Ceyhan ve Hanife Gene’nin 2014 tarihli “Ticari Balıkçılığın Üretim Etkinliği: Karadeniz’in Samsun Bölgesinden Bulgular” makalesine göre, “Samsun ili balıkçılarının sahip olduğu aşırı avlanma kapasitesinin balık türleri üzerine oluşturduğu baskı; hem kendilerinin, hem de balık endüstrisinde faaliyet gösteren işletmelerin ve bölgede balıkçılığa dayalı işlerde çalışanların gelirinde azalmalar meydana getirmiştir.” Araştırmanın yapıldığı tarihten bugüne kadar maalesef gerekli önlemler alınmamış gibi duruyor. Görüldüğü gibi, aşırı avlanma ve avlanma sürecinde kullanılan yanlış teknikler, dönüp dolaşıp yine bizi etkiliyor.

Ülkemizde balıkçılık ile ilgili tüm konular, Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetki alanında bulunuyor. Bu birim, av yasakları ve kaçak avcılık ile mücadele gibi işlerden sorumlu olmasının yanı sıra, gerekli gördüğü zamanlarda yayınladığı tebliğler ile balıkçılıkla ilişkili bir takım tedbirler almak üzere bazı kısıtlamalar da getirebiliyor. Örnek olarak, bu seneki hava koşulları nedeniyle hamsilerin avlanabilir asgari boy uzunluğunun altında olduğu gerekçesiyle, belirli karasularımızda her türlü av aracı ile ticari amaçlı hamsi avcılığı için 28 Ocak 2021 tarihine kadar verilen kısmi durdurma kararı gösterilebilir.

Her yıl Genel Müdürlükçe açıklanan Su Ürünleri İstatistikleri ise bize ülkemizdeki balıkçılık ile ilgili bir takım verilere ulaşım imkanı sağlıyor. 2020 yılı istatistikleri açıklandığında, durumun vahameti daha net anlaşılacak ve aşırı avcılığın önüne geçmek için gereken yasal adımlar atılacaktır diye umuyorum.

Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri arasında “denizlerde ve iç sularda sürdürülebilir balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği ile avcılığının esaslarını belirlemek ve bunları teşvik etmek”, “balıkçılık ve su ürünleri kaynaklarını korumak, koruma, üretim ve yetiştiricilik alanlarını belirlemek ve bu alanları zararlardan koruyacak tedbirleri almak”, “balıkçılık ve su ürünleri üretim kaynaklarının geliştirilmesi ve verimliliğin arttırılması ile ilgili faaliyetlerde bulunmak, kontrol ve denetimleri yapmak ve yaptırmak”, balıkçılık ve su ürünleri üretim, geliştirme ve araştırma projeleri ile ilgili çalışmalar yapmak”, “balıkçılık ve su ürünleri avcılığı ve yetiştiriciliği ile ilgili bilgi sistemi oluşturmak” gibi maddeler var.

Bu konularla ilgili Türkiye’de daha fazla araştırma yapılması ve çıkacak raporların sonuçlarına göre bir takım adımlar atılması lazım. Hazırlanacak bildiriler ve uygulanacak bir takım önlemler ile balıkçıların ve halkın bilinçlendirilmesi sağlanmalı. Balıkçıların, geleneksel yöntemler ile avlanmaya yöneltilmesi gerekiyor. Halkın ise tezgahlarda olmaması gereken balıkları satın almayı tercih etmemeleri sağlanmalı. Bu basit yöntemler sayesinde denizlerimizi eski bereketli hallerine döndürmemiz mümkün.

Aşağıdaki tablolarda isimlerini okuduğunuz balıkların sadece kitaplarda kalmaması için bu tedbirlerin uygulanması şart.

Akdeniz Balıkları

Ali Pasiner’in Balık ve Olta isimli kitabından alınmıştır.

Karadeniz Balıkları

Ali Pasiner’in Balık ve Olta isimli kitabından alınmıştır.

Marmara Denizi Balıkları

Ali Pasiner’in Balık ve Olta isimli kitabından alınmıştır.

Ege Denizi Balıkları

Ali Pasiner’in Balık ve Olta isimli kitabından alınmıştır.
    Yararlanılan Kaynaklar:
    *Ceyhan, Vedat. Gene, Hanife. (2014). Productive Efficiency of Commercial Fishing: Evidence from the Samsun Province of Black Sea, Turkey. Turkish Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 14, 309-320. 23 Ocak 2021 tarihinde http://trjfas.org/uploads/pdf_71.pdf adresinden erişildi.
    *Deveciyan, Karekin. Türkiye’de Balık ve Balıkçılık. İstanbul: Aras Yayıncılık, 2017.
    *Pasiner, Ali. Balık ve Olta. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2019.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir