Şubat

Halk dilinde ‘gücük ay’ olarak da bilinen şubat ayı, ilk cemrenin düşmesiyle havaların yumuşamaya başladığı aydır. İlk cemre 20 Şubat’ta havaya düşer. Sonra yedişer gün arayla da suya ve toprağa düşer. Türk mitolojisine göre, baharın gelişini temsil eden cemre, ilkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir. Sonra buzların üzerine düşerek onları eritir. Oradan da yere girer. Nihayetinde ısınmış topraktan buhar yükselir.

Arapça ‘şubāṭ‘, Rumi takvimin on ikinci ayına, Aramice/Süryanice ‘şəbāṭ‘ ise Arami/Süryani takviminin on birinci ayına denk gelmektedir. Nişanyan Sözlüğe göre Akatça ‘şabāṭu‘ “vurma, çarpma, yıkma” sözcüğü ile eş kökenli olabilir ancak bu bilgi kesin değildir.

Birçok kaynak şubatın kökeninin İbranice’deki ‘şabat’tan geldiğine işaret eder. Şabat, İbranice ‘dinlenme günü’ anlamına gelir. Anadolu Süryanileri kışın son ayı olan şubat ayında, mevsim koşullarından dolayı tarımsal faaliyetlerine ara verip dinlenirler. Mevsimsel olarak düşündüğümüzde ise, doğanın tekrar canlanmasından önce dinlendiği dönem olarak değerlendirilebilir.

Şubat sözcüğünün kökeni hakkındaki hakim görüş Türkçe’ye Süryanice’den geldiği olsa da, bazı araştırmacılar Süryani geleneklerinden çok Yahudi tarihine bakmamız gerektiğini söylüyor. Selahattin Özkan bir yazısında bunu, “Şubat ismi fonetik olarak Şabat’a çok yakındır ve bu kaynaklı olduğu düşünülebilir ancak şabat Yahudi takvimindeki yedinci gündür ve Yahudilerin haftalık dini günü olarak bilinmektedir. Haftalık bir gün adı olan Şabat’ın yılın ikinci ayına neden ad olduğu ise bu noktada bağlantısız kalmaktadır. Doğrusu ise Şubat’ın Yahudi takvimindeki on birinci ay olana Şavat’tan gelmiş olmasıdır. Yine ikinci kanıt olarak Şavat’ta kutlanan “Bişevat” bayramının gregoryan takviminde şubata denk geliyor olmasıdır. Türkçedeki bu isimlendirme Yahudi kaynaklı olup toplumların etkileşimine örnek olarak gösterilebilir.” şeklinde açıklamıştır.

Şubat ayına gücük denmesinin nedeni ise diğer aylardan daha kısa sürmesidir. Bunun tarihsel sebebini de buradan okuyabilirsiniz.

ŞUBAT AYINDA YETİŞEN SEBZELER

Balkabağı, Brokoli, Brüksel lahanası, Havuç, Ispanak, Karnabahar, Kereviz, Kıvırcık Marul, Lahana, Pancar, Pazı, Pırasa, Şalgam, Turp

ŞUBAT AYINDA YETİŞEN MEYVELER

Armut, Avokado, Ayva, Elma, Greyfurt, Kestane, Kumkuat, Mandalina, Muz, Nar, Portakal

ŞUBAT AYINDA AVLANAN BALIKLAR

Dülger, Gümüş, Hamsi, İzmarit, Kalkan, Kefal, Levrek, Tekir

Bİ’ NOT

Vücudumuzu ısıtacak baharatlar ile hazırlayacağımız, bağışıklık sistemimizi güçlendirecek besinleri tüketmek, kış aylarını sağlıklı bir şekilde geçirmek açısından önemlidir.

Ocak

Ocak kelimesinin kökü ‘ateş’ anlamına gelen Eski Türkçe ‘od/ot’ kelimesinden geliyor. ‘Od’ ve onu bir alete dönüştüren “-çak” ekinden oluşan “otçak” kelimesi, evrilerek günümüzdeki “ocak” halini almış ve ‘ateş yakılan yer’ anlamında kullanılıyor.

Türk Kültüründe önemli bir sembol olan ocak, geleneksel Türk evlerinde evin tam ortasındadır ve evin kalbidir. Eski Türk Kültüründe, evin ve soyun devamlılığının ispatı olarak düşünülüp kutsal kabul edilir.

Yakut Türklerine göre aile ocağı, söndürülmemesi gereken kutsal bir ateştir ve aile ocağını koruyan kutsal bir ruh vardır. Ocakta yanan mas ağacı (meşe) da kutsal bir ağaç olarak görülür ve mitolojide çeşitli şekillerde yer alır. Eski Türk törelerine göre yuvanın simgesi ve ailenin sürekliliğinin güvencesi olan ateşin cinsiyetinin erkek olduğuna ve evin küçük oğlunun babasının evinde oturarak baba ocağını devam ettirdiğine inanılır. Bunun için de en küçük çocuklara ‘Od-Tigin’ yani ateş veya ocak beyi denirdi ve bunlar töreye göre hükümdar olamazlardı.

Türk, Altay ve Tatar mitolojilerinde Ateş Tanrıçası olarak yer bulan ‘Od Ana’, ocağı ve içindeki ateşi korur. Kırmızılar giymiş yaşlı bir kadındır. Ateşin yalımıyla dalgalanan kırmızı ipekten bir kaftanı vardır. Genç al bir kısrak üzerinde gezinir. Uzun kırmızı saçları vardır, saçları örülüdür ve ateşin yalımlarını simgeler. Kırık Baştu Kıs Ene, Odus Baştu Ot Ene olarak tanımlanır.

Od Ana, her ocağa bir İye (koruyucu ruh) gönderir. Yedi oğlu vardır ve yedisi de Ateş Tanrısıdır. Yeryüzündeki ilk ocağı Ülgen’in kızları yakmıştır. Sonra da Od Ana’ya emanet etmiştir. Dokuz ateş ırmağının kavşağında dokuz köşeli bakır bir evde yaşar. Evin, ülkenin koruyuculuğunu da simgeler. Kendi çocuğunu yediği söylenir. Bu durum ateşin alçalıp azalan yalımlı tabiatını çağrıştırır. Gök yerden ayrılırken yaratılmıştır. Moğollarda evliliği simgeler. Karaçaylarda Teb Ana biçimi kullanılmaktadır ve Tabıtı adlı İskit Ocak Tanrısı ile bağlantılıdır.

Manas Destanı’nda geçen bir adete göre, eve yeni gelin olarak gelen kız, kocasının aile ocağına selam verir. Bu anekdot ocağa gösterilen saygı açısından önemlidir. Bu uygulama Anadolu’da zaman içerisinde ocağa hamur yapıştırma sekline dönüşmüştür.

Türk kültüründe oldukça önemli bir yeri olan aile ocağı, aile sofrası gibi kavramlar İslamiyetten sonra da önemini korumuştur. “Ocağın hiç sönmesin” diye iyi dileklerde bulunulur. Tasavvuf Terimleri Sözlüğü’nde de “Lisan-ı tarikatte, ocağı söndürün denmez; ocağı dinlendirin denir. Ocağı yakın denmez; ocağı uyandırın denir.” şeklinde açıklamalarda bulunulmuştur.

OCAK AYINDA YETİŞEN SEBZELER

Bal Kabağı, Brokoli, Brüksel Lahanası, Havuç, Ispanak, Karnabahar, Kereviz, Kıvırcık Marul, Lahana, Mor Lahana, Pancar, Pazı, Pırasa, Şalgam, Turp

OCAK AYINDA YETİŞEN MEYVELER

Ayva, Elma, Greyfurt, Kış Armudu, Mandalina, Muz, Nar, Portakal

OCAK AYINDA AVLANAN BALIKLAR

Çinekop, Çipura, Dil (Pisi), Fangri, Gümüş, Hamsi, Hani, İskorpit, İspari, İstavrit, Kalkan, Karagöz, Kefal, Kılıç, Kırlangıç, Kofana, Kolyoz, Kupes, Lahos, Levrek, Lüfer, Melanur, Mercan, Mezgit, Orfoz, Palamut, Sarpa, Sinarit, Tekir, Tirsi, Trança, Torik, Uskumru, Zargana

Bİ’ NOT

Sebze suyu, tavuk suyu veya et suyu ile hazırlayabileceğimiz, içeriğini baklagiller, kuru meyve ve yemişlerle zenginleştireceğimiz, bağışıklık sistemimizi güçlendirecek besinleri tüketmek, kış aylarını sağlıklı bir şekilde geçirmek açısından önemlidir.

    Yararlanılan Kaynaklar:
    *Etimoloji Türkçe. Ocak. https://www.etimolojiturkce.com/kelime/ocak (Erişim tarihi: 25 Aralık 2020).
    *Karakurt, Deniz. Türk Söylence Sözlüğü. Türkiye: e-kitap, 2011.
    *Sandıkçıoğlu, Tolunay. Haşim, Şahin. Vedat, Başaran. Osman, Güldemir. Özge, Samancı. Fikret, Soner. Alev, Dündar Arıkan. Türk Mutfak Kültürü. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi, 2018.