Nisan

Arapça ‘nīsān‘, Rumi takvimin ikinci ayına, Aramice/Süryanice ‘nisān‘ ise Arami/İbrani takviminin birinci ayına denk gelir. Bu sözcük Akadca “yılın ilk ayı, taze mahsul, turfanda” anlamına gelen ‘nisannu’ sözcüğünden gelir. Akadca’ya ise Sumerce “ilk meyveler” anlamına gelen ‘nisag‘ sözcüğünden gelmiştir.

İngilizce ‘april’ ve Fransızca ‘avril’ ise Latince ‘aprilis’ sözcüğünden gelir. Etimolojik olarak, çiçeklerin açmaya başladığı ay olduğu için, Latince ‘aperire’ (açılmak) fiiliyle bağlantılıdır. Ayrıca “güneşli” anlamına gelen ‘apricus’ ve “güneşlenmek” anlamına gelen “apricare” sözcükleri ile de bağlantılı olabilir.

Yunancada ise nisan ayı ‘aprílios’ olarak isimlendirilmiştir. Farklı kaynaklarda ‘aprilis’ adının, Yunan Güzellik Tanrıçası Aphrodite (Aphros) veya Etrüsk Tanrıçası Apru’dan geldiği söylenir. Aprilis, arkaik takvimlerdeki tarım festivallerinde, ‘Venüs Ritüeli’ ile başlayan, Tanrıçalara adanmış bir aydır. Aprilis dişil bir kelimedir. Aynı şekilde dişil bir kelime olan ve Arapça kadın anlamına gelen ‘nisa’ sözcüğü ile bağlantılı olduğu düşünülür.

Prof. Dr. Cemal Mıhçıoğlu, ‘nisan’ı dilimize ‘açaray‘ olarak özleştirmiş. Gagavuzlar ise nisan ayı için ‘çiçek ay’ sözcüğünü kullanıyorlar. Küçük Asya’da ‘nisan’ yerine kullanılan ‘abrul, april’ sözlerinin de İngilizce’deki april sözcüğünün başkalaşmasıyla oluştuğu düşünülür.

Nisan’ın on dördüncü (Rumi takvimde birinci) gününden on sekizinci (Rumi takvimde beşinci) gününün sonuna kadar devam eden soğuk günlere ‘aprul beşi’ veya ‘abrul beşi’ denilir.

İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu, nisan ayında yapılacak zirai işlerin listelendiği ‘Nisan Ayı Tarım Takvimi’ne buradan ulaşabilirsiniz.

Gırgır ve trol yöntemi ile su ürünleri avcılığı yasakları bu ayda başlar. Yasak zamanlarını takip etmek için bakanlığın sitesini ziyaret edebilirsiniz.

NİSAN AYINDA YETİŞEN SEBZELER

Bakla, Bezelye, Ebegümeci, Enginar, Havuç, Hindiba, Isırgan Otu, Kuşkonmaz, Madımak Otu, Pancar, Pazı, Semizotu, Şalgam, Taze Sarımsak, Taze Soğan

NİSAN AYINDA YETİŞEN MEYVELER

Çağla, Çilek, Karadut, Limon, Yeşil Erik

NİSAN AYINDA AVLANAN BALIKLAR

Barbunya, Gümüş, İzmarit, Kalkan, Kaya Balığı, Kefal, Kılıç, Kırlangıç, Levrek, Mercan, Mersin Balığı, Mezgit, Tekir, Zargana

Bİ’ NOT

Kuzu etinin en lezzetli zamanıdır. Ayrıca marul, dereotu, roka, biberiye, kekik, nane, maydanoz, tere gibi yeşillik ve taze otlar bolca bulunur.

Mart

Mart, üçüncü ve son cemrenin de toprağa düşmesiyle müjdelenen ilkbaharın ilk ayıdır.

‘Mensis Martius’ (lat.) yani ‘Mars’ın Ayı’, Rumi (Jülyen) takvimin birinci ayıdır. Roma mitolojisinde savaş tanrısının ismi olan Mars’ın, Arkaik Latince’deki ‘maurs’, ‘mavors’, ‘marmar’ sözcüklerinden türediği düşünülür ve bu sözcükler ‘öldürgen’ anlamına gelir. Farklı kaynaklarda ise Mars’ın adının Etrüsk mitolojisindeki tarım ve bereket tanrısı ‘Maris’ten geldiği söylenir. Romalıların, tarlaların tekrar yeşerdiği ve doğanın canlanmaya başladığı ilkbaharı, takvim döngülerinin başlangıcı olarak kabul edip takvimin ilk ayına Mars’ın adını verdikleri düşünüldüğünde, ikinci söylence akla daha yatkın geliyor.

Mars’ın doğum efsanesi bahar ile ilintilidir. Juno (Hera, yun.), Jupiter’in (Zeus, yun.) kendisine muhtaç olmadan zeka tanrıçası Minerva’yı (Athena, yun.) kafasından doğurmasını kıskanıp, onun yardımı olmadan bir çocuk doğurmak istemiş. Tanrıça Flora da bir çiçek aracılığı ile Juno’nun gebe kalmasına yardım etmiştir. Böylece Mars, babasız olarak dünyaya gelmiştir.

Roma Mitolojisine göre Mars, Roma şehrinin kurucuları Romulus ve Remus’un babalarıydı. Dolayısıyla Romalılar atalarının Mars olduğuna inanırlardı. Mars, savaş tanrısı olarak anılmadan evvel bereket ve ziraat tanrısı, çiftlik hayvanlarının, ekin alanlarının ve Roma’nın koruyucusu olarak kabul ediliyordu. Mars’ın ataları olduğu söylencesi, hem çiftçi hem de asker olan Romalılar için çok uygundu. Söylenceye göre Mars sonradan zirai görevlerini Ceres ve Liber’e devrederek savaşlarda Roma’yı ve halkını koruma görevine devam etti. Bundan sonra ise savaş tanrısı olarak anılmaya başlandı.

Mars sık sık Yunan savaş tanrısı Ares ile özdeşleştirilir. Fakat aslında Roma ve Yunan halkları için savaş tanrısı kavramı birbirinden çok farklıdır. Yunan halkı için Ares, hiddetli, sürekli savaşlar çıkaran, korkunç hasarlar yaratan ve felaketler getiren ‘kanlı savaş tanrısı’ gibi kötü bir üne sahipti. Yunan halkı, diğer tanrı ve tanrıçalar gibi, Ares’ten hoşlanmaz ve ona pek ibadet etmezlerdi. Mars ise tam tersine savaş ve kıtlık zamanlarında Roma halkını koruyan, koruyucu bir tanrıydı. Dolayısıyla sevilir ve önem verilirdi.

Geçmişten bu yana, zamanı ölçmek için kullanılan takvimlerde, başlangıç tarihi olarak önemli bir gün kullanılmıştır. Bu gün, ya bir sosyal olayla ya da mevsimlerin devriyle ilgili olarak tabiatta gözlenen durumlarla ilişkilendirilmiştir. Gün tün eşitliği (ekinoks) ve gün dönümü tarihleri ise çok eski zamanlardan beri çeşitli kutlamalara, dini bayramlara ve törenlere vesile olmuştur. Baharın başlangıcı olarak kabul edilen ve 21 Mart tarihinde kutlanan ‘Nevruz Bayramı’ da bunlara bir örnektir. Günümüzde kullanılan miladi (Gregoryen) takvimde yeni yılın başlangıcı her ne kadar ocak ayı olarak kabul edilse de, dünya çapında çeşitli halklar, doğanın uyanışını simgeleyen ilkbaharın ilk ayı olan mart ayında hala geleneksel yeni yılı ‘Bahar Bayramı’ olarak kutluyorlar.

Nevruz, Farsça ‘navrōz’ kelimesinden gelir. Bu kelime, ‘yeni’ anlamında ‘nav’ ile ‘gün’ anlamındaki ‘rōz’ kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur ve ‘yeni gün’ veya ‘yeni gün ışığı’ anlamına gelir. ‘Bayram’ ise ‘bayrım’ sözcüğü ile kökteştir ve kutluluk anlamı içerir.

Mart ayı, Türklerin kullandığı pek çok takvimin de başlangıcı kabul edilmiştir. On iki hayvanlı Türk takvimi, Celâli ve İlhanlı takvimlerinde yılbaşı 21 Mart olarak, Rumi takvimde ise 1 Mart olarak kabul ediliyordu.

Prof. Dr. Fuzuli Bayat’ın bir makalesine göre, “Eski Türklerin atalar kültüyle bağlantılı olan Yeni Gün Bayramı, Çin kaynaklarına göre M.Ö. ‘Yengi Kün’ adıyla bayram olarak kabul edilmiştir. Bahara giriş adlı bu tören, 21 Mart’a denk gelen tarihlerde, Hunlar ve Göktürkler zamanında da yapılıyordu. Zamanla ilkbahar takvim mitleri Orta ve Ön Asya Türk halklarında ‘Nevruz’ adı altında toplanmış ve yeni yıl kutlamaları Nevruz çerçevesinde düşünülmüştür. Ancak bir çok Türk topluluğu Nevruz kelimesini kullanmıyor. Mesela, Gagauzlar Baba Marta veya İlkyaz Yortusu, Kazaklar Ulıstın Ulı Künü, Çuvaşlar Nartukan veya Nurıs, Altaylılar Cılgayak, Hakaslar Çılpazı, Yakutlar Isıah derler. Oysa bazı Türk halkları Nevruz kelimesini Türkçe terimle paralel kullanıyorlar. Mesela, Özbekler Yeni Kün ve Nevruzu Sultan, Başkurtlar İrte Yaz ve Navruz, Uygurlar Yeni Gün ve Noruz, Kırım Tatarları Gündönümü ve Navrez, Nogaylar Sabantoy ve Navruz, Karaçay-Malkarlar Gollu, Saban Toy ve Navruz. Azerbaycan, Türkiye Türkleri ve Tatarlar yalnız Nevruz kelimesini kullanıyorlar.”

Dr. Bayram Durbilmez’in makalesine göre, Türklerin Ergenekon’dan çıkışlarını kutladıkları ‘Kurtuluş Bayramı’ 21 Mart’a denk geliyordu. Ayrıca havaların ısınmasıyla birlikte kışlaklardan yaylaklara göçmeye başladıkları bu günü ‘Bahar Bayramı’ olarak kutluyorlardı. İslamiyetten sonra ise eski kültür unsurları yeni dine göre uyarlanırken bu bayram da İslam kaynaklı çeşitli inanışlar ile ilişkilendirildi. Durbilmez’e göre bunlar şöyle sıralanabilir: “Tanrı, yeryüzünü 21 Mart’ta yaratmış olup yıldızları burçlarına o gün dağıtmıştır. İnsanlığın atası kabul edilen Hz. Adem’in çamuru 21 Mart’ta karılmıştır. Şeytana uyarak yasak meyve yedikleri için Serendip Adası’na sürülen Hz. Adem ile Cidde’ye sürülen Hz. Havva pişman olunca Tanrı onları affetmiş ve ikisi 21 Mart tarihinde Arafat’ta bulunmuşlardır. Tufandan sonra gönderilen güvercin ağzında bir define dalı ile gemiye dönünce; baharın geldiğini, toprağın kuruduğunu anlayan Hz. Nuh karaya bu gün ayak basmıştır. Hz. Yunus’un balık tarafından korunduktan sonra karaya çıktığı gündür. Kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf’u, bir bezirgan, kuyudan bu gün kurtarmıştır. Hz. Musa, asasıyla KızıIdeniz’i yararak karşıya bu günde geçmiştir. Hz. Muhammed’e peygamberlik hil’atının giydirildiği gündür. Hz. Ali’nin doğduğu; Hz. Fatma ile evlendiği, halife olduğu gündür.”

Eski Türkler’de ‘Yılgayak’ (cılgayak), yılın ilk günüdür. Gece ve gündüzün eşitlendiği tarihte, 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gece, gün dönümü vaktinde bahar bayramı olarak kutlanır. Deniz Karakurt Türk Söylence Sözlüğü’nde bu günü, “Yılgayak, dünyanın yeniden doğumu olarak algılanabilir. O gece tam o anda bütün doğa ve tüm kainat bir anlık bir uykuya dalar. Irmaklar bir an için durur sonra yeniden akmaya başlar. ‘Evrenin Uyuduğu Bille’ (Alemin Yattığı Zaman) adı verilen bu anda canlı cansız tüm varlıklar bir anlık bir uykuya dalarlar. Başka bir deyişle bir an için ölüp geri dirilirler. O bir anlık vakit aslında yaradılıştan bu yana o anda geçen tüm zamanları içinde barındıran bir andır. Dünya sanki yeni baştan yaratılır. Yaratılıştaki kaosun bitip düzenin başladığı için bir anlamda mutluluk duyulur. Dünyanın soluğu ısınır, yeryüzüne yemyeşil ipek bir halı serilir.” şeklinde anlatır.

İlkbahar ekinoksuna denk gelen Nevruz Bayramı’nın Kürt mitolojisinde de yeri vardır ve ‘Demirci Kawa Efsanesi’ne dayandığı söylenir. Efsanenin birkaç farklı uyarlamasına buradan ulaşabilirsiniz.

Doğanın uyanışını temsil eden mart ayı, tarım için de çok önemlidir. Yaz hasadı için genellikle bu ayda ekim yapılır. İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu, Mart ayında yapılacak zirai işlerin listelendiği ‘Mart Ayı Tarım Takvimi’ne buradan ulaşabilirsiniz.

MART AYINDA YETİŞEN SEBZELER

Bakla, Bezelye, Brokoli, Brüksel Lahanası, Enginar, Havuç, Ispanak, Karnabahar, Kereviz, Kuşkonmaz, Lahana, Pancar, Pazı, Pırasa, Şalgam, Turp (beyaz, kırmızı, siyah)

MART AYINDA YETİŞEN MEYVELER

Çağla, Elma, Greyfurt, Kumkuat, Limon, Malta Eriği (Yeni Dünya), Muz, Portakal

MART AYINDA AVLANAN BALIKLAR

Barbun, Çipura, Dil Balığı, Gümüş, Hamsi, İstavrit, İzmarit, Kalkan, Kaya Balığı, Kefal, Levrek, Mezgit, Tekir

Bİ’ NOT

Mart ayında kış sebzelerinin ve meyvelerinin bir kısmı devam ederken baharın gelmesiyle birlikte yeşillikler ve otlar da tezgahlarda yerlerini almaya başlar.

    Yararlanılan Kaynaklar:
    *Bayat, Fuzuli. (2008). Sosyo-Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Bağlamda Yengi Kün (Nevruz): Mitolojik Olgudan Mitolojik Kurguya. Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(1), 139-148.
    *Can, Şefik. Klasik Yunan Mitolojisi. İstanbul: İnkılâp Kitabevi, 1994.
    *Durbilmez, Bayram. (2003). Türk Kültüründe Yenigün/Nevruz Bayramı. TÜRKSOY/Türk Dünyası, Kültür, Sanat, Bilim, Haber ve Araştırma Dergisi, 2(9), 29-34.
    *Etimoloji Türkçe. Mart. https://www.etimolojiturkce.com/kelime/mart (Erişim tarihi: 28 Şubat 2021).
    *Etimoloji Türkçe. Nevruz. https://www.etimolojiturkce.com/kelime/nevruz (Erişim tarihi: 28 Şubat 2021).
    *Günay, Ünver. Türk Dünyasında Kronolojik Sistemler. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/219324 (Erişim tarihi: 28 Şubat 2021).
    *Karakurt, Deniz. Türk Söylence Sözlüğü. Türkiye: e-kitap, 2011.
    *Pasiner, Ali. Balık ve Olta. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2019.